DOLAR 32,3096
EURO 35,1657
ALTIN 2280,784
BIST 8806,72
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa °C

BURSA ‘DA DEPREM 1

04.10.2020
A+
A-

 

Can ve mal kayıplarının fazlalığı bakımından deprem, doğal afetler içinde önemli bir yere sahiptir. Ülke topraklarımızın yüzde 92’si deprem riski altında bulunmaktadır. 1900’lü yıllardan itibaren günümüze kadar, depremlerde 100 bin civarı insanımız ölmüş, 250 bini yaralanmış, 600 binden fazla yapımız da yıkılmış veya ağır hasar almış, kullanılmaz duruma gelmiştir.

Deprem; yağmur gibi, rüzgar gibi tamamen bir doğa olayıdır…

Kötülüklerin artması, ahlakın bozulmasını  bir depremle ilişkilendirmenin,  cehaletin eseri olduğu çok açıktır. Yeryüzünde tek bir insan veya canlı olmasa da, depremler  milyonlarca yıldır olmuş ,olmaya devam edecektir. Çünkü dünyamız canlı yaşayan bir organizma gibidir. Depremin nedeni; yeryüzü kırıkları yani fay hatlarıdır. Bir yerde, zamanın birinde deprem olduysa, orada yine deprem olacaktır. Dünyada yılda birkaç milyon deprem oluyor ancak, bunların büyük çoğunluğu hissedilmez ve uzak bölgelerde olduğundan kayıtlara geçmez.

Şiddeti 5.0 ve üzerinde yaklaşık 1.500 deprem olmaktadır. Olacak depremin zamanını bilmek imkansız olmakla birlikte, depremin istatistiki ve tarihi süreci incelendiğinde, orada hangi zaman aralıklarında deprem olacağı (depremin periyodu) hakkında da yaklaşık bir bilgiye ulaşılabilmektedir.

Deprem hakkında en çok karıştırılan konulardan biri de, depremin büyüklüğü ve depremin şiddeti  kavramlarının yanlış kullanılması dır.

Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri’nden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.

Bir örnek vermek gerekirse 1855 yılının kışında Bursa’da meydan gelen ve küçük kıyamet olarak da adlandırılan, büyük yıkım ve can kaybına neden olan Bursa depreminin büyüklüğü 7-7,5  olmakla birlikte, ortaya çıkan yıkımı ve zararı sonucu, şiddeti  10 olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir etken de depremin meydana geldiği derinliğidir. Büyüklüğü  aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır.

Deprem hakkında yukarıdaki verdiğim teknik bilgiler, kamuoyunda fazla konuşulduğu için, kavram kargaşasını ortadan kaldırma amaçlı olarak meraklı okuyucularım için yararlı olduğuna inanıyorum.

Şimdi gelelim Bursa’mızın depremselliğine

Bursa’da son yıkıcı depremler 1855 yılında şubat ve nisan aylarında meydana gelmiştir. Tarihsel verilere göre de ondan önce 1705 yılında bir yıkıcı deprem yaşandığı kayıtlarda mevcuttur. Bu verilerden yola çıkarak Bursa’da 150 yılda bir 7-7,5 büyüklüğünde bir deprem olabileceği varsayımı ile hareket edebiliriz. 2020 yılı itibariyle, 1855 den bu yana 165 yıl geçmesi, Bursa’mızın 7-7,5 büyüklüğünde bir depreme gebe olduğunu ortaya koymaktadır. Ülke gündeminde her daim İstanbul depremi konuşulurken, Bursa depremi göz ardı edilmektedir maalesef. İstanbul depremine, denizin içindeki, İstanbul’a 8-10 km mesafedeki (Adalar güneyi) Marmara Denizi içindeki fay hattı neden olurken, Bursa merkezinden 3 fay hattı geçmektedir. Fay hatlarına yakınlık da, depremin şiddetini yani meydana gelebilecek hasarı arttırabilecek önemli bir unsurdur. AFAD ve MTA verilerine göre; Çekirge Caddesi, Altıparmak Caddesi ve Haşim İşcan Bulvarı’nı, İncirli Caddesi ve Teyyareci M.Ali Caddesi’ni  fay hattı olarak gözünüzde canlandırın. Durum bu kadar vahim ve nettir. TOKİ Doğanbey’in fay hattına yakınlığını da hatırlayalım.

1855 Bursa depremleri, Bursa’da büyük yıkım ve can kayıplarına neden olmuştur. Tarihi kent, yamaçta sağlam zeminde kurulmuş olmasına rağmen kentin içinden fay hatlarının geçmesi nedeniyle, Ulucami dahil minareleri yıkılmış cami kalmamıştır. Ulucami’nin minareleri yanında birçok kubbesi çökmüş, yıkılmış, caminin içi moloz yığınına dönmüştür. Tophanedeki Şehadet Camii, Osmangazi ve Orhangazi türbeleri yerle bir olmuştur. Bugün, tarihi diye baktığımız birçok eser, aslında 1855 depreminden sonra neredeyse sıfırdan yapılmış yeni binalardır.

Yazımızı burada sonlandırırken, ikinci bölümde konuyu işlemeye devam edeceğiz…

Son söz : Depremi unutma, unutturma…

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

sikiş porno sex porno seyret porno porno izle hack forum