Timur Selçuk
Timur Selçuk, Münir Nurettin Selçuk’un oğludur ama bu realiteden, oğulun varlık vesilesinin babası olduğu sonucuna ulaşılamaz çünkü oğul, babasından farklı bir çizgide ilerleyerek adını duyurmuştur.
Babayı, Yahya Kemal Beyatlı’nın idrak ettiği Osmanlı sarıp sarmalarken, oğul, ilhamını ulusalcılıktan alan notaları bir araya getirmiştir.
Yahya Kemal’in nazarında Osmanlı’nın sosyokültürel bağlamda miladı, adını Ahmed Refik Altınay’la verdiği Lale Devri’dir ve o, sözü edilen dönemi, ulus-devletleşme süreciyle buluşturmak için eserlerini çoğaltmıştır.
Münir Nurettin, Yahya Kemal haricinde hangi şairin şiirini bestelemişse, portede beliren yine Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Rindlerin Akşamı, Sessiz Gemi gibi şiirlerin şairinin suretidir hatta Türk şiirinin zayıf halkalarından Ümit Yaşar Oğuzcan’ın, Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın isimli şiirinin bestesi, dinleyicide, bestenin Yahya Kemal’le ete kemiğe büründürüldüğü izlenimini uyandırmıştır.
Aynı eseri Timur Selçuk, Brechtyen estetikten ziyadesiyle nasiplenerek seslendirmiş ve Ümit Yaşar, onun dilinde Epik Tiyatro’nun sahnesine taşınmıştır. Bu manzara; İspanyol Meyhanesi, Ayrılanlar İçin başlığını taşıyan şiirler için de geçerlidir.
Ankara Sanat Tiyatrosu’na 1970’li yılların sonlarına doğru müzik yönetmeni olarak katkı sunan Timur Selçuk, eserleri bu kurumun repertuarında ilk sırada yer alan Bertolt Brecht’in şiirlerini notaya alan Hanns Eisler, Kurt Weill gibi kompozitörlerden etkilenmiştir ancak bu etkinin derine inemediğini, yüzeyde kalmaktan kurtulamadığını özellikle vurgulamak gerekir. Böyle bir manzaranın yaşanmasının arkasında, Selçuk’un; sosyalist söylemi, ulusalcılığın yerini sağlamlaştırması için araç olarak kullanması vardır.
Sözü edilen araz Erkan Yücel dışındaki Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncularının peşini bırakmamıştır. Sorunun giderilememesi Yücel’in bu kurumdan ayrılmasını beraberinde getirmiştir.
Selçuk’un; özgürlük, mücadele, direniş gibi sivil hayatın vazgeçilmezlerinden söz etse de bürokratik olmaktan uzaklaşamayan, elitizme toz kondurmayan bir besteci olması antipatinin merkezine oturmasını kolaylaştırmıştır.
Yüzünü Almanya dışında Shanson’un anavatanı Fransa’ya dönse de, Doğu nağmelerinden, Doğu- Batı Sentezi gibi klişeleri umursamadan beslenen Selçuk’un Doğu’yu oryantalist kodlarla çözmesinde elitizmle iyi geçinmesinin katkısı büyüktür.
Enternasyonal perspektif geliştiren kompozitörleri yere göğe sığdıramamakla birlikte, ulusalcı ve elitist daireden çıkamaması Selçuk’un, sıklıkla sığlığın tuzağına düşmesine neden olmuşsa da bu hareketi önemli bir müzisyen olduğu hakikatini gölgeleyememiştir.
6 Kasım 2020 tarihinde vefat ederek babasıyla buluşan Timur Selçuk, düşüncelerinden taviz vermemiş, arazlarını elinin tersiyle itmemiş bir; yorumcu, piyanist ve besteci olarak anılacaktır.